“TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİMİZ DESTAN ÜSTÜNE DESTAN YAZIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversite.
“TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİMİZ DESTAN ÜSTÜNE DESTAN YAZIYOR”

“Türkiye’nin savunma sanayi teknolojilerinde katettiği mesafe, tüm dünyanın örnek aldığı bir başarı hikâyesidir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Savunma Üniversitesi mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin savunma sanayi teknolojilerinde geçtiğimiz 15-20 yılda katettiği mesafe, tüm dünyanın dikkatle takip ettiği, örnek aldığı bir başarı hikâyesidir. Aynı başarıyı, Millî Savunma Üniversitemiz de subay ve astsubay eğitimi alanında gösteriyor. Ordumuzun er-erbaş seviyesindeki insan kaynağıyla ilgili yeni modeller de oldukça tatminkâr bir şekilde yürüyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millî Savunma Üniversitesi (MSÜ) Kuvvet Harp Enstitüleri 8. Dönem Karargâh Subaylığı ve 3. Dönem Komuta ve Kurmay Eğitimi Mezuniyet Töreni’ne katıldı.

MSÜ Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimini tamamlayan subayları tebrik ederek, 80’i, 17 farklı ülkeden ve misafir olmak üzere 240 subayın mezun olduğunu dile getirdi.

“MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTEMİZ, KISA SÜREDE GÜÇLÜ BİR ASKERÎ EĞİTİM KURUMU HÂLİNE GELDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kurulan Millî Savunma Üniversitesi’nin kısa sürede güçlü bir askerî eğitim kurumu hâline geldiğini belirterek, “Üniversitemiz hâlihazırda beş farklı şehirdeki 1110’u misafir, 16 bin 382 öğrencisiyle eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürüyor. Bugüne kadar üniversitemizden 765’i misafir olmak üzere toplamda 23 bin 167 subay ve astsubay mezun olmuştur” dedi.

MSÜ’nün kuruluşunu gerçekleştiren ve bugünlere gelmesini sağlayan Prof. Dr. Erhan Afyoncu’ya teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, TSK’nin subay ve astsubay düzeyinde ihtiyaç duyduğu insan kaynağını karşılamanın yanında stratejik, bilimsel ve kültürel faaliyetler gösteren MSÜ’nün yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversite bünyesindeki fakülte ve enstitülerden mezun olarak TSK’ye katılan her subay ve astsubayın ordunun gücünü artırdığını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye, dünyanın sadece en köklü ordularından birine sahip olmakla kalmayan, aynı zamanda en eski kurmay eğitim sistemini de kurmuş bir ülkesidir. Bu yıl Kara Kuvvetleri Komutanlığımızın kuruluşunun 2.230’uncu yılını kutluyoruz. Kurumlarımızın bir kısmı modern dönemdeki kuruluş yıl dönümleri üzerinden tarih veriyor olsa da aslında çoğunun geçmişleri bir hayli eskilere dayanıyor. Bizim tarihimizdeki pek çok müessese, Batılıların modern dönemde önümüze çıkarttıkları kurumların ilhamı veya kopyasıdır. Artık siyasetten ekonomiye her hususta olduğu gibi askerî alanda da yeni bir seviyeye ilerliyoruz. Bu yeni seviyede Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hem insan kaynağı hem eğitim kalitesi hem donanımı itibarıyla mümkün olan en güçlü konuma ulaşması hayati öneme sahiptir. Geçmişte bir dönem vesayet odaklarının, bir dönem FETÖ’cü hainlerin yol açtığı kayıplara rağmen bu doğrultuda önemli bir mesafe kat ettik.”

Türkiye’nin savunma sanayi teknolojilerinde geçen 15-20 yılda kat ettiği mesafenin, tüm dünyanın dikkatle takip ettiği, örnek aldığı bir başarı hikâyesi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı başarıyı Millî Savunma Üniversitemizde subay ve astsubay eğitimi alanında da görüyoruz. Ordumuzun er, erbaş seviyesindeki insan kaynağıyla ilgili yeni modeller de oldukça tatminkâr bir şekilde yürüyor” dedi.

“TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİMİZ DESTAN ÜSTÜNE DESTAN YAZIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TSK’nin sınırları koruma, sınır ötesi harekâtları gerçekleştirme, dost ve kardeş ülkelere destek olma konusunda gösterdiği performansla destan üstüne destan yazdığını belirterek, şunları söyledi: “Milletimizin ülkesine olan güveninin artmasında, ordumuzun gösterdiği başarıların büyük payı vardır. Elbette sistem ve teknoloji önemli olmakla birlikte meselenin özünde insan olduğunun da farkındayız. Türk Milleti askerliğe ve teşkilatçılığa olan yatkınlığı sayesinde sürekli kendini yenilemeyi, geliştirmeyi, büyütmeyi başarmıştır. Tarih boyunca kurduğumuz kesintisiz devletler zinciri, bu kabiliyetin ürünüdür. Cumhuriyetimizi üzerinde inşa ettiğimiz 600 yıllık Osmanlı çınarı bile tek başına bir milleti binlerce yıl ayakta tutacak motivasyonu sağlamaya yeterlidir. Geçmişi Asya’nın dört bir yanından Avrupa’nın derinliklerine uzanan Afrika’ya selam veren, kadim dönemlere kadar uzanan izleri sebebiyle Amerika kıtasını kardeş bilen bir milletin uzunca bir süredir kaderinin düğümlendiği yer işte burasıdır, Anadolu’dur, Türkiye’dir. Eğer Türkiye güçlüyse işte tüm bu coğrafyalarda gurur vardır, sevinç vardır. Eğer Türkiye güçlüyse dünyanın neresinde olursa olsun tüm mazlumlar, mağdurlar için bir çıkış yolu vardır. Eğer Türkiye güçlüyse yakın uzak her yerde zalimlerin zulmü altında inleyen her kardeşimiz için umut vardır. Türkiye’nin işte bu güçlü duruşunun en önemli ayaklarından biri de askerî alanda verdiği mücadeleler ve kazandığı zaferlerdir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kahraman askerlerin yarım asra yakın bir süre önce Kıbrıs’ta sadece oradaki Türklerin canlarını kurtarmakla kalmadığını, bu milletin üzerindeki külleri en zor şartlarda bile silkip atabileceğini gösterdiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, neredeyse 40 yıl boyunca süren terörle mücadele döneminde kurulan tüm tuzaklara ve oynanan oyunlara rağmen sergilenen dirayetli duruşun yeniden başarılabilineceğinin işareti olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: “Suriye sınırlarımız üzerinden ülkemizi bölmek için harekete geçen PKK’lı ve DEAŞ’lı canilerin tepelerine binerek ortaya koyduğumuz kararlılık ve elde ettiğimiz başarı, oyunu tümden değiştirmiştir. Libya’da hem diplomatik hem askerî alanda gösterdiğimiz başarı sadece Akdeniz’de değil, tüm dünyada kartların yeniden karılmasına yol açmıştır. Karabağ’ın azatlık mücadelesinde Azerbaycanlı kardeşlerimize verdiğimiz hasbi destek ve sadece 44 günde kazanılan zafer, bir kez daha tüm gözleri üzerimize çevirmiştir. İnşallah şimdi başka coğrafyalarda bizimle birlikte yol yürümek isteyen kardeşlerimizin yanlarında yer almanın hazırlıkları içindeyiz. Buradan bir kez daha açıkça ifade ediyorum; bizim hiç kimsenin toprağında, egemenliğinde, birlik ve beraberliğinde gözümüz yoktur. Biz sadece emperyalistlerin ve onların oyuncağı hâline dönüşmüş kifayetsiz rejimler ile terör örgütlerinin zulmü altında inleyen kardeşlerimizin çağrılarına kulak veriyor, onlara karşı tarihî sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Binlerce, on binlerce kilometre öteden özellikle ses verip gelip, sırf kendi siyasi ve ekonomik çıkarları, güvenlik ve refah kaygıları için oluk oluk kan akıtanların tersine, biz yaşatmak için gidiyoruz. Türk’ün olduğu yerde zulüm olmaz. Türk’ün olduğu yerde masum kanı akmaz. Türk’ün olduğu yerde mazlum gözyaşı dökmez. Türk’ün olduğu yerde ancak güven olur, huzur olur, refah olur. Aksi yönde tek bir örnek gösterilemez. İşte bunun için milletimiz hep ordusunun muzaffer askerinin şanlı, ülkesinin güçlü olması dileğiyle dua eder. Bugün mezun olan siz subaylarımız görev yerlerinizde işte böyle şanlı bir orduya kumanda edeceksiniz. Rabbim yar ve yardımcınız olsun diyorum.”

“TÜRKİYE BÖLGESİNDE VE DÜNYADA BAŞI DİK BİR ŞEKİLDE KENDİ POLİTİKALARINI UYGULUYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, Cumhuriyet tarihi boyunca en kritik dönemlerde çeşitli demokrasi ve kalkınma hamleleri başlatmıştır. Bu hamlelerin, nasıl kesintiye uğradığına baktığımızda, kimisinin gerisinde çok basit kişisel hesapların, kimisinin gerisinde vizyonsuzların, kimisinin gerisinde de çok daha sıkıntılı durumların olduğunu görüyoruz. Her ne sebeple olursa olsun kaçırdığımız her fırsatın ülke ve millet olarak bize çok ağır maliyetleri olmuştur. Demokrasimizin aldığı yaraların maliyeti millî birlik ve beraberliğimizin tehlikeye girmesine kadar varmıştır” değerlendirmesini yaptı.

Kalkınmada yaşanılan gerilemenin maliyetinin sadece yoksulluk olarak değil, aynı zamanda sanayiden ticarete, her alanda tıkanıklık şeklinde karşılarına çıktığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkemizi sadece 3-5 tarım ürünü, 3-5 maden ve katma değeri düşük 3-5 ürüne mahkûm edenlerin gayesi, aslında istikbalimizin, istiklalimizin önünü kesmekti. Hamdolsun büyük uğraşlar, mücadeleler, fedakârlıklar neticesinde Türkiye bu kısır döngüyü kırmayı başarmıştır. Önce demokrasi ve kalkınma hamlemizi başarıya ulaştırdık, 15 Temmuz’un zirvesi olduğu mücadele süreciyle de özgürlüğümüze vurulan prangaları parçalayıp attık. Bugün Türkiye, bölgesinde ve dünyada başı dik bir şekilde kendi politikalarını uyguluyor, sahada ve masada en güçlü şekilde temsil ediliyorsa işte bu sayededir. Milletimize böylesine kritik ve tarihi dönüm noktasında kendisine liderlik etme şerefini bize bahşettiği için ne kadar hamt etsek azdır. Kahraman ordumuzun önce vesayet odakları, ardından FETÖ’cü hainler eliyle maruz kaldığı tüm saldırılara ve aldığı yaralara rağmen çok kısa bir sürede asıl gücüne, potansiyeline, vizyonuna ulaşması yürüdüğümüz yolun doğruluğunun ispatıdır. Ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırma, 2053 vizyonunu çocuklarımıza, 2071 vizyonunu da torunlarımıza miras bırakma konusundaki kararlılığımız, attığımız her adımda karşımıza çıkan fotoğrafla biraz daha perçinlenmektedir. Millî Savunma Üniversitemizin işte bu büyük fotoğrafın en önemli unsurlarından biri olarak ordumuza yetiştirdiği subay ve astsubayların her birini aynı zamanda geleceğimizi aydınlatan birer ışık olarak görüyorum. Bir kez daha bugün mezun olan subaylarımızı tebrik ediyorum. Misafir mezunlarımızdan ülkelerine döndüklerinde tüm dost ve kardeş halklara selamlarımızı iletmelerini istiyorum.”
Kaynak:https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/128724/-turkiye-nin-savunma-sanayi-teknolojilerinde-katettigi-mesafe-tum-dunyanin-ornek-aldigi-bir-basari-hik-yesidir-

Yayın Tarihi: 17 Temmuz 2021

Son Güncelleme: 17 Temmuz 2021

GÜNCEL, SİYASET