ALMANYA’DA BAŞBAKAN OLMAK İSTEYEN LASCHET’E, SÖDER KÖSTEĞİ!
Almanya’da ‘kardeş partiler’ olarak bilinen Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ile Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) arasında genel seçimlerde alınan tarihi yenilgiden sonra ciddi bir sürtüşme yaşandığı gözlerden kaçmadı.
Özellikle de bu tarihi yenilginin sorumlusu gözüyle bakılan CDU/CSU’nun başbakan adayı olan CDU Genel Başkanı ve Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Başbakanı Armin Laschet ile CSU Lideri ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder arasında.
Seçim akşamı ilk sırayı Sosyal Demokrat Parti’ye (SPD) kaptırmalarına rağmen Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’yi (FDP) yanlarına alıp ‘Jamaika koalisyonu’ kurmayı hedeflediğini söyleyen Laschet’e tam destek veren Söder, ertesi gün birden tutum değiştirdi ve yeni hükümeti kurma hakkının Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) değil, seçimlerden birinci parti olarak çıkan SPD’nin başbakan adayı Olaf Scholz’un olduğunu söyledi.
Yani bir yerde ‘kardeş Laschet’i sırtından vurdu!
Aslında Söder’den bekleniyordu.
11 Nisan’da Armin Laschet CDU/CSU’nun başbakan adayı olacağını ilan etti.
Ertesi gün CSU Lideri Markus Söder kameraların karşına geçip “Ben de başbakan adayıyım” dedi.
CDU yönetimi, 19 Nisan akşamı geç saatlerde kararını Laschet’ten yana verdi.
Ertesi günü Laschet ile Söder CDU’nun Berlin’deki genel merkezi Konrad Adenauer Evi’nde birlikte kameraların karşına geçti ve Söder, “CDU/CSU’nun başbakan adayı Armin Laschet’tir. KRV’yi başarılı bir biçimde yöneten Laschet, Almanya’yı da aynı şekilde yönetecektir” açıklamasında bulundu.
Söder, öyle çok da içinden gelmese de Laschet’e övgüler yağdırdı.
Ama kapalı kapılar ardında düzenlenen toplantılarda hep ‘kendisinin daha iyi bir başbakan adayı olacağını’ yineleyip durdu.
Her gittiği yerde, “Ben başbakan adayı olsam şansımız daha yüksek olur” deyip durdu.
Kendisinin başbakan adayı gösterilmemesini bir türlü hazmedemeyen Markus Söder, tarihi yenilgiyi fırsat bilip, belki de şimdiden 4 yıl sonra yeniden aday olmayı kafaya koyduğu için Laschet’e köstek olmaya başladı.
Ama bu durum ‘kardeş partiler’ için hiç de yeni bir olgu değil.
İki parti arasında yazılı olmayan kurala göre CSU, Almanya’nın sadece Bavyera Eyaleti’nde teşkilatlanır ve seçimlere girer.
CDU da Bavyera hariç diğer eyaletlerde.
Böyle olduğu halde o dönemde CDU Genel Başkanı ve Rheinland Eyalet Başbakanı olan Helmut Kohl, 1976 yılında yapılan genel seçimlerde toplam oyların yüzde 48.6’sını aldığı halde, SPD’li Başbakan Helmut Schmidt FDP ile koalisyonu devam ettirince, CSU’nun lideri Strauss küplere bindi.
Helmut Kohl’e kafayı takan ve kendisini ‘Bavyera’nın kralı’ zanneden Strauss, kapalı kapılar ardında yapılan bir toplantıda, “Helmut Kohl hiçbir zaman başbakan olamayacaktır. O tamamen yeteneksizdir. Onda hem karakter hem zekâ eksikliği vardır. Başbakanlık için onda her şey eksiktir” diyerek Kohl’ü topa tuttu.
Seçimlerden kısa bir süre sonra da CSU’nun bundan böyle Almanya genelinde seçimlere gireceğini ilan etti.
Ancak bu hatasından çok geçmeden geri döndü ve CDU ile ‘kardeşliği eskisi gibi sürdüreceklerini’ açıkladı.
1980 yılındaki genel seçimlerde de Helmut Kohl istemediği halde Strauss’un CDU/CSU’nun başbakan adayı olmasına onay verdi.
5 Ekim 1980’deki seçimlerden CDU/CSU toplam oyların yüzde 44.5’ini alarak birinci parti olarak çıktı.
Ama SPD’li Helmut Schmidt, FDP’yle birlikte iktidarda kaldı.
Helmut Kohl’den daha az oy alan Franz-Josef Strauss, ertesi gün Münih’in yolunu tuttu ve Bavyera Eyalet Başbakanı olarak görevine devam etti.
Strauss’un “Başbakanlık yeteneği yok” dediği Helmut Kohl, FDP’nin ‘cephe değiştirip’ CD/CSU’yla ortaklık etmesiyle 17 Eylül 1982’de Almanya Başbakanı oldu, 27 Ekim 1998’e kadar 16 yıldan birkaç hafta daha fazla görevde kaldı ve şu ana kadar da “Almanya’nın en uzun süre başbakanlığını yapan politikacı” olarak rekoru elinde tuttu.
PROF. DR. ABDURRAHİM VURAL- ALMANYA