Uzman Psikolog Dilara Aloğlu, “Postpartum depresyon” adı verilen lohusalık depresyonunun kadının yaşam kalitesini düşürdüğünü belirterek erken müdahalenin önemine işaret etti.
Depresyonun, bebeklikten yaşlılığa kadar hayatın her döneminde görülebilen psikiyatrik bir rahatsızlık olduğunu belirten Uzman Psikolog Dilara Aloğlu, “Kadın yaşamının en güzel dönemlerinden biri olarak adlandırılan gebelik ve doğum sonrası dönem aynı zamanda ruhsal bozuklukların gelişimi açısından dikkat edilmesi gereken de bir dönemdir” dedi.
Doğumdan sonraki ilk 2-4 haftada ortaya çıkıyor
Uzman Psikolog Dilara Aloğlu, “Postpartum depresyon, doğumdan sonraki ilk 2–4 haftada belirtileri ortaya çıkan ve 12’inci aya kadar devam edebilen, önemli psikiyatrik durumlardan biridir. Aslında sürecin fizyolojik alt yapısı, doğumla birlikte vücutta meydana gelen değişimler, hormonel iniş-çıkışlar ve rahmin eski haline dönme süreci, psikolojik alt yapısı ise günlük yaşantının değişmesi ve “bir bebeğim var, artık anneyim!” hissinin birçok kadında olumsuz duygulara neden olması durumudur. İlk bir hafta kadar normal kabul edilen bu tip duygular, uzun süreli olduğunda postpartum yani lohusa depresyonundan şüphelenilebilir” diye konuştu.
Annelik hüznünden ayırt edilmesi güç olabiliyor
Doğum sonrası depresyonun bulgularının, doğum yapmayan kadınlardaki depresyondan farklı olmadığını ancak doğal olarak görülebilecek belirtilerden (kilo kaybı, uykusuzluk vb.) ya da doğum sonrasındaki ilk günlerde sıklıkla görülen annelik hüznünden ayırt edilmesinin güç olabileceğini belirten Dilara Aloğlu, şunları söyledi:
“Doğum sonrası depresyonunda daha çok kişinin aile üyelerine karşı sevgisizliği ve bebeğine karşı zıt duyguları daha ön plandadır. Diğer bulgular, duygu durumun deprese olması, aktivitelere ilginin azlığı, iştah değişikliği, yorgunluk, uyku bozuklukları, çocuğun bakımında güçlükler, suçluluk hissi, kendine güven azlığı, konsantrasyon güçlüğü, psikomotor retardasyon ya da ajitasyon ve intihar düşünceleridir. Bu durum hafif ya da orta şiddette olduğunda sinsi bir seyir izleyip hastaneye yatışı gerektirecek derecede ağırlaşabilir.”
Risk faktörlerine dikkat!
Lohusa depresyonunda biyolojik ve psikososyal nedenlerin olduğunu kaydeden Uzman Psikolog Dilara Aloğlu, “Gebelik döneminde yükselen bazı hormonların (östrojen ve progesteron) doğumla birlikte ani düşmesi depresyondan sorumlu tutulmuştur. Postpartum depresyon için pek çok risk faktörü tanımlanmıştır” diyerek bu faktörleri şöyle sıraladı:
“Birden fazla çocuğa sahip olma,
Kişinin depresyon geçmişi,
Gebeliği/çocuğu istememe (plansız gebelik),
Ekonomik olarak düşük gelir, düşük eğitim seviyesi,
Evlilik durumu (eşle olumsuz ilişki),
Doğum şekli,
Emzirme (başlangıcının doğru kurulamaması, anne ve bebeğin emzirme adaptasyonunda yaşanan olası başarısızlık)
Zor geçen bir hamilelik, yorucu ve zor bir doğum deneyimi,
Doğumdan sonra yeterli desteği görememek,
İhtiyaçları karşılamada zorlanma,
Doğum sırasında anne ve/veya bebeğin yaşadığı olası bir sağlık sorununun, doğum sonrası dönemi de olumsuz etkileyebileceği gibi durumlar risk faktörleri olarak bilinmektedir.”
Doğum sonrası her kadında değişimler yaşanıyor
Her annenin doğumdan sonra fizyolojik ve hormonal birtakım değişimler yaşadığını ancak bu değişimden etkilenme şiddetinin anneden anneye farklılık gösterebildiğini belirten Uzman Psikolog Dilara Aloğlu, “Doğum yapan tüm kadınlarda hormonal değişiklikler olmasına rağmen ruhsal bozuklukların ancak kadınların %10-15’inde gelişmesi sosyal zorlanma, kişiler arası ilişki sorunları, sosyal destekten yoksun olma gibi durumlarla da ilgili olabileceğini düşündürmektedir” dedi.
Doğum sonrası depresyon çocukları da etkiliyor
Uzman Psikolog Dilara Aloğlu, “Hayatlarını kendilerinden çok dış faktörlerin yönettiğini düşünen anneler doğum sonrası depresyon açısından yüksek risk grubundadır. Bazı araştırmalar depresif olmayan annelere göre depresif olanların çocuklarına daha az şefkat ve ilgi gösterdiklerini göstermektedir. Doğum sonrası depresyona sahip annelerin çocuklarının daha sinirli, çekingen, daha az yüz mimiği kullanan, az konuşan, sık davranış problemi gösteren ve bilişsel açıdan zorlanmalar yaşayabilen çocuklar olduğu görülmüştür. Erken yaşlarda gelişen depresyonun ise büyüme/gelişme, okul başarısı, aile ve arkadaş ilişkileri gibi konular üzerinde olumsuz etkiye sahip olduğu yine araştırmalar tarafından ispatlanmıştır” dedi.
“Doğum sonrasında bir kadın alışılanın aksine çocuğu ile ilgili tuhaf davranışlar sergiliyorsa, bir anneden beklenen davranışlardan ziyade ihmal, bebeğe karşı hırçın ya da tuhaf davranışlar sergiliyorsa mutlaka doğum sonrası psikiyatrik durumlar akla gelmelidir” diyen Uzman Psikolog Dilara Aloğlu, “Tedavi edilmeyen vakalarda intihar ya da bebeğe zarar verme durumları da görülebilir. Bazı anneler bebeğe verilen hayati zararlar nedeniyle dava konusu olabilmektedir. Ayrıca bozulmuş anne–bebek bağlanması, bebeğin kötüye kullanımı ve bebeğin ihmali olması durumları da yine olası sonuçlar arasındadır” dedi.
Doğum sonrası depresyon tedavi edilebilir
Doğum sonrası hüznü ya da depresyon tedavisinde annenin belirtilerinin şiddetine göre belirlenecek motivasyonel görüşmeler, bilişsel davranışçı çalışmalar, ilaç tedavisi, Transkraniyal Manyetik Uyarı (TMU) ve Elektro Konvülsif (EKT) tedavisi gibi seçenekler kullanıldığını kaydeden Uzman Psikolog Dilara Aloğlu, “Hem sıklığının yüksek olması hem ölümcül sonuçlarının olabilmesi açısından kadın ruh sağlığında dikkat edilmesi gereken durumların ilk sırasında gelmekte olan doğum sonrası depresyonu, koruyucu ruh sağlığının önemini de açıkça gösteriyor. Bu nedenle kadının gebe kalmadan önce ruhsal olarak iyi durumda olması, gebelik süreci ve sonrasında kendisini nelerin beklediği ile ilgili bilgilendirilmesi, süreçle baş etme becerilerinin güçlendirilmesi önem taşıyor” dedi.
Kaynak: Zirve Haber Ajansı [ZHA]